-
1 akıl
1) aklı almamak ( anlayamamak) nicht verstehen [o begreifen] können; ( olabileceğine inanmamak) nicht fassenaklı başında olmamak keinen klaren Gedanken fassen könnenaklı durmak ( fam) abschnallenaklın durur! ( fam) da schnallste ab!aklına gelmek draufkommenaklına estiği gibi konuşmak ( fam) frisch von der Leber weg redenaklından çıkmak entfallenbunu aklından çıkar! ( fig) das kannst du dir abschminken!bir şeyi aklından çıkarmak ( fig) sich etw abschminken2) Verstand m, Geist m; (us) Vernunft faklını başına almak [o toplamak] ( fig) Vernunft annehmenaklını kaçırmak/yitirmek ( fig) den Verstand verlierenbirinin aklını başına getirmek ( fig) jdn zur Vernunft bringenbirinin aklını başından almak ( fig) jdm den Kopf verdrehenaklını oynatmak wahnsinnig werdenbir şeyi \akıl etmek an etw denkenaklıma gelmiyor es fällt mir nicht ein, ich komme nicht draufbir şey aklına gelmek sich an etw erinnern, draufkommenbırak düşüneyim, aklıma gelecek lass mich nachdenken, dann komme ich drauf, lass mich nachdenken, dann fällt es mir (wieder) ein4) Rat mbirine \akıl vermek jdm einen Rat geben -
2 Sinn
1. (Wahrnehmungs\Sinn) duyu;die fünf \Sinne beş duyu;der sechste \Sinn altıncı duygu2. kein pl\Sinn für Humor haben espri anlayışı olmak2) ( Zweck) amaç;das ist nicht der \Sinn der Sache işin amacı bu değil;das hat keinen \Sinn bunun bir anlamı yok;ohne \Sinn und Verstand hiç düşünüp taşınmadan;der langen Rede kurzer \Sinn uzun lafın [o sözün] kısası3) ( Bedeutung) anlam, mana;im wörtlichen \Sinn kelimenin tam anlamıyla;im übertragenen \Sinn mecazî anlamda;im engeren/weiteren \Sinne dar/geniş anlamda;in wahrsten \Sinne des Wortes kelimenin tam anlamıylaetw kommt ihm in den \Sinn bir şey aklına gelmek;etw im \Sinn haben bir şey aklında olmak;in jds \Sinn handeln birinin düşündüğü gibi davranmak [o hareket etmek];von \Sinnen sein aklı başında olmamak;mir steht der \Sinn nicht nach Fernsehen canım televizyon seyretmek istemiyor;schlag dir das aus dem \Sinn! bunu aklından çıkar!;aus den Augen, aus dem \Sinn ( prov) gözden ırak olan gönülden de ırak olur -
3 kommen
kommen <kommt, kam, gekommen> ['kɔmən]vi sein1) (her\kommen) gelmek ( von -den); (hin\kommen) gitmek ( nach -e); (an\kommen) varmak; ( zurückkehren) dönmek ( von -den);da kommt er ja! işte geliyor!;ich komme schon şimdi geliyorum, geliyorum canım;gut, dass du kommst gelmen iyi;ein Taxi \kommen lassen bir taksi çağırtmak;er kam von einer Reise seyahatten döndü;angelaufen \kommen çıkagelmek;zu spät \kommen çok geç gelmek;du sollst zum Direktor \kommen müdüre gelmelisin;wie komme ich nach...?...e nasıl giderim?;zu der Überzeugung \kommen kanaatine varmak;wir müssen langsam zu einem Ende \kommen yavaş yavaş işimizin sonuna gelmeliyiz;nicht von der Stelle \kommen yerinde saymak;ich halte die Zeit für ge\kommen bence zamanı geldi;jetzt komme ich şimdi ben geliyorum, şimdi sıra bende;jetzt komme ich an die Reihe şimdi sıra bana geliyor;das kommt später bu sonra gelecek;der kommt mir nicht ins Haus! bu benim kapımdan içeri giremez!;in die Schule \kommen okula başlamak;ins Krankenhaus \kommen hastaneye yatmak;der Fall kommt vor Gericht mahkemeye düşmek;sein Vorschlag kam mir sehr gelegen teklifi [o önerisi] çok işime geldi;du kommst mir gerade recht! ( fam) bir sen eksindin!;das kommt mir wie gerufen bu çok işime gelir;komme, was da wolle ne gelirse gelsin;jdm \kommen die Tränen birinin gözleri yaşarmak;zum Stehen \kommen durabilmek;man kommt hier zu nichts burada hiçbir şey yapılamıyor;es kam zu einem Streit kavga çıktı;zur Sache \kommen sadede gelmekwieder zu sich \kommen tekrar kendine gelmek;zu Wort \kommen söz almak;zu Schaden \kommen zarar görmek;wie käme ich dazu, das zu machen? neden bunu yapacacak mışım?;wie komme ich zu der Ehre? ( iron) bu ne şeref?;ums Leben \kommen can vermek;das kommt zusammen auf 20 Euro ( fam) hepsi 20 euro eder;ich komme auf 1.200 Euro im Monat ( fam) ayda 1.200 euroyu buluyorum;hast du richtig gezählt? ich komme nur auf 15 doğru saydın mı? ben 15 çıkarıyorum;kommt man hier leicht an frisches Gemüse? burada taze sebze bulmak kolay mı?;ich kam nicht auf seinen Namen adı aklıma gelmedi;wie kommst du darauf? o nereden aklına geldi?, bunu nereden çıkardın?;sie lässt nichts auf ihn \kommen ona toz kondurmuyor;auf die Welt \kommen dünyaya gelmek;auf etw/jdn zu sprechen \kommen bir şeyden/kimseden söz etmeye başlamak;hinter etw \kommen bir şeyin içyüzünü öğrenmek;durch den Zoll/eine Prüfung \kommen gümrükten/bir sınavdan geçmek;Jeans sind wieder im K\kommen blûcin yine moda oluyor;aus der Mode \kommen modası geçmek;aus dem Konzept \kommen aklı karışmak;nun komm schon! ( fam) ha(y) di gel artık!;2) (herbei\kommen) gelmek (zu -e)3) ( geschehen) gelmek, olmak;ich habe es \kommen sehen bunun geleceğini görmüştüm;das musste ja so \kommen bunun böyle olacağı belliydi zaten;es kam, wie es \kommen musste olan oldu;die Hochzeit kam für alle überraschend düğün herkese sürpriz oldu;das Schlimmste/Beste kommt erst noch bunun daha da kötüsü/iyisi var;wie kommt es, dass du...? nasıl oluyor da sen...?;ich komme aus Dortmund ben Dortmund'dan geliyorum5) ( durchqueren) gelmek (über/durch üzerinden/içinden);über Münster \kommen Münster üzerinden gelmekauf zwei Deutsche kommt ein Auto iki Alman başına bir otomobil düşerder Vorschlag kam von mir öneri benden geldi;das kommt davon! gördün mü işte!;das kommt vom Rauchen bu, sigara içmekten gelir9) ( hingehören)das Buch kommt in den Schrank kitabın yeri dolaptain Gang \kommen başlamak -
4 besinnen
besinnen*irr vrsich \besinnen1) ( überlegen) düşünmek, düşünüp taşınmak, aklından geçirmek;sie besann sich eines Besseren aklı başına geldi;sich eines anderen \besinnen fikrini değiştirmek;ohne sich lange zu \besinnen fazla düşünmedensich eines Besseren \besinnen aklına daha iyi bir şey gelmek, daha iyisini düşünüp bulmak;wenn ich mich recht besinne hatırladığım kadarıyla
См. также в других словарях:
aklına bir şey gelmek — şüphelenmek Beni kitap odanızdan çıkarıp yatak odanıza mesela bir möble antika göstermek için götürürseniz kiminin aklına bir şey gelir. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük